Sohbet ediyorduk ve ben şunlardan bahsediyordum:
“İsmet Özel’in TRT’de yayınlanan ‘Şiir Türk’ün İklimi’ adlı bir programı vardı. Yıllar önce o programdaki bir sohbetinde, Turgut Uyar’ın kendisine bir sözünü hatırlatmıştı; ‘Dergi falan çıkarıyoruz, bunlar boş işler, hâlbuki birbirimize mektup yazsak kâfi…’ Turgut Uyar yaşasa ve yeniden İsmet Özel’le karşılaşsa, sanırım mektup ile dergi arasındaki bağı gözden geçirir, zamanın ruhuyla ortadan kaybolan mektuplaşmaları hatırlar ve dergilerin aslında mektupların yerini aldığını görürdü. Çünkü biz uzun, buhranlı, irfan dolu ve yayınladığında edebî yönüyle dikkat çekebilecek o ‘mektuplar çağını’ geride bırakmış; bunun yerine teknolojiyle iç içe geçmiş; sosyal ağlarda 140 yazı karakterine sıkı cümleler sığdırmaya çalışan; videolar paylaşan; anlık düşüncelerle, durum mizahıyla, üretmesi ve tüketmesiyle, içeriğiyle ve üslûbuyla, acımasızlığıyla ve kavgasıyla, çelişkileri ve kahkahasıyla bir çağdan bir çağa geçişi damarından yaşamış bir nesiliz… Bizim için dergiler, hepsi olmasa da bazıları nefes alanı gibi, çünkü biz, ‘Dövüş Kulübü’ filmini her gün yaşayan bir nesiliz…”
Dinledi, çayını yudumladı, uzundu saçları, tabiî ki önce saçlarını düzeltti, şöyle hafifçe geriye yaslandı ve şunları söyledi:
“Aşk, ‘sarmaşık’ ifâdesiyle aynı anlam kökünden gelmiş… Sarmaşığın bulunduğu yeri giderek daha da büyüyen, uzayan ve kuşatan dallarıyla, yapraklarıyla sarmasını eski insanlar, dikkat nazarıyla ve derinlikle bakarak, ’aşk’ adını verdikleri duyguya benzetmişler ve onunla bütünlük kurmuşlar. Meselâ mektup ile kitap da aynı kelime kökünden gelir; eski insanlar için mektup, anlam olarak da kitap gibiydi, hatta kitabe gibiydi… Şimdi elbette öyle değil. Eskiler zamanı, imkânları, bilgiyi hızlandıramadıkları ve kolay ulaşamadıkları için cemiyet hâlinde olmayı tercih ediyorlardı. Bu, yâni birbirleriyle vakit geçirmek, birbirlerine yazmak, toplanmak, sohbet etmek, paylaşmak onlara kâfi geliyordu. Şimdi ise zaman, imkânlar ve bilgi hızlandı, biz bu hızla büyüdük, büyüdükçe ve daha da hızlandıkça, önce birbirimizden koptuk, konuşmalarımız dahi belli kelimelerden ibaret kaldı. Neticede yalnızlığı tercihimiz ya da kaderimiz sanmaya başlayacak kadar hızlandık… Ayrıca, Tyler Durden ölümsüzdür.”