VE biz kahraman olmak isteyen çocuklardık. Kariyer planımızı takım elbiselerin içerisine girip ay sonu yüklü bir maaş almaya değil kahraman olmaya göre yapmıştık. Aslında biz kahraman meşrep çocuklardık, seçtiğimizi zannettiğimiz yolun üstüne fırlatmıştı bizi yaradılışımız. Kalûbelâ’da o soruya kim bilir nasıl bir cevap vermiş olmalıydık ki bu tiyatroda bize bu roller biçilmişti. “Geçüp lezzet-i Dünya’dan koyub efkâr-ı ukbayı / ser’in meydane yar içün koyan” olmaya karar verdiğimizde çoğumuzun daha bıyıkları yeni çıkıyordu. Dedim ya biz serden geçmeyi seven çocuklardık. Elimize geçen her fırsatta serden geçmeye çalışıyorduk. Sevdiğimizi kızlar için, tuttuğumuz takımlar için, abilerimizin hatırı için, vatan için hatta bizi millî güvenlik belgesinde tehdit diye yazan devlet için serden geçmeye bayılıyorduk. Böyle çocuklar bugün ne yapıyorlar bilmiyorum ama bizim mahalleye artık eskisi kadar gelmedikleri görüyorum. Gözlerim o kahraman doğan çocukları arıyor, yaşarıyor gözlerim buğudan göremiyorum sanıyorum, ben de kusur diyorum ovuşturduğum gözlerimle bir daha bakıyorum, göremiyorum, göremiyorum…
VE
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Paylaş
Naver