0,00 TRY

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

VE

VE mart gelir ansızın… Ne kadar ılık bir cümle değil mi, özellikle o sonundaki 3 nokta ile? Valla aylardır burada Cem Yılmaz yanılmış olamaz, “Kızlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanıyorlar” diye vurduk humour’a, dayandık mizaha ama tık yok. Artık karar verdim ılıklığa oynayacağım. Bu derginin yazarları arasındaki Meriç, ben olacağım. Meriç ya; hani şu başak burcu olan, kızların kankası Meriç. Nice koç yiğidin “Hayır Merve bunu sana yapmasına neden izin veriyorsun ki?” ya da “Bak Merve benim arkadaşım sensin ve ben sana değer veriyorum ve tekrar söylüyorum o çocuk seni kesinlikle ha-ket-miyor, anladın mı hak-et-miy-oorr” diyerek başını yiyen o topitoştan bahsediyorum! Demek ılıklık istiyorsunuz heh, alacaksınız!!! Şimdi bu iddialı girişten sonra VE ile başlayacak sonraki paragrafın bir şiir olması gerekiyor değil mi, olacak!!!

VE Meriçliğin en önemli şartı keskin olmamaktır, o yüzden keskin bir tavırla bir önceki paragrafta verdiğim sözü tutmak yerine duyar kasmayı tercih edeceğim. Efendim bu ay kasacağım duyarın adı: DELİ KADINLAR. Hani şu güzel seven deli kadınlar yaJ pardon güçlü kalamadım! Şimdi rakı içen kadınlardan sonra sosyal medyanın en gözde kadınları biliyorsunuz bunlardır. En önemli özellikleri ise seveceklerse orta yerinden sevmeleridir. Gerçi neden hep yalnız oldukları ya da yalnız anne olduklarını bilmiyorum ama iddiaları ne kahkahalarının tutsak, ne gözyaşlarının sınırlı, ne arzularının mahpus ne de öfkelerinin prangalı olmasıdır. Buradan tüm deli kadınlara diyorum ki; hıııı çok! Anladınız siz onu.

VE memlekette olağanüstü hâl devam ediyordu.

VE marta eriştik. Ancak eriştiğimiz mart bildiğiniz gibi milâdî; yalnız dedelerimizin mezarını, atalarımızın çeşme kitabelerini değil nenelerimizin aylarının da cahili yaptılar bizi, bu zulüm arşı titretir! 90 yıllık zulüm… Pardon referandum koalisyonları münasebetiyle retoriklerimizin rot balans ayarı bozuldu. Bozulmayan bir düzen varsa o da tabiatın ta kendisi ve ondan ilham alan Rûmî takvimdir. Size bu kelimeleri zemheriden sonra gelen bir gücük ayında yazıyorum, 14 Şubat’ta başlayan ve 13 Mart’ta bitecek bir ay bu. Arkası 13 Nisan’a kadar Mart ve onun ardı da 13 Mayıs’a kadar Abrul. Abrul canım, hani ilk İngilizce öğrenmeye başladığınızda “aaa april, lan yoksa!” diye minik bedenlerde minik şoklar yaratan ay. Peşi de sırasıyla mayıs, kiraz, orak, ağustos, ilk güz, orta güz, son güz ve kara kış. Ben bu yazıyı yazarken Gücük 7/Milâdî 20’de cemre havaya düştü, dergi baskıdayken yani bir hafta sonra suya düşecek ve Ayarsız artık Migros/D&R raflarında yerini ısıtmaya başladığında martın altısında toprağa düşecek. Hülâsa, sâdece raflar değil börtü böcük, içimiz dışımız, üstte gök altta yer dahi ısınacak. Cemre, sâdece bir kız ismi ya da 3. sınıf şiirlerde figüranlık yapan bir mısra süsü değildir efendiler! Hamiş: Koca karı soğukları ile gün dönümü fırtınasında dikkat edin de hasta olmayın canlarım.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz