Zihninde, hiçbir cevabın ikna edemeyeceği cinsten kadim bir soru işareti vardı. Öylesine büyük bir soru işaretiydi ki bu, çengeline bütün dağları assalar yine de çekebilirdi. Zihni sürekli aynı soruyla kurcalanıyordu: “Kimdir bu şeytan?” Keşke düşünceler için bir kürdan olsaydı da beyninin kıvrımları arasına sıkışıp kendini rahatsız eden bu sorudan kurtulabilseydi.
Kafasını ellerinin arasına aldı ve düşündü. Bedenindeki toprağı, suyu, damarlarında dolaşan kanı ve safrayı… Bütün varlığını iliklerine kadar hissetti.