Dede Korkut hikâyelerini kemale ermiş bir dimağ ile okumadan önce basit ve sıcak birer kahramanlık menkıbeleri olarak telakki ederdik. Fakat çok sonra anladım ki bu durum büyük ve masmavi bir denize uzaktan bakıp o manzaradan göz ve gönül okşayıcı tatlı bir haz duymak gibiymiş. Asıl mesele denize yaklaşıp onun ihtişamının yanında nasıl da küçücük kaldığını görmekte, o denizin sularına dalıp dibine varamayınca hakiki azametini ancak o zaman anlamaktaymış. Ben de yıllar içinde gelişen müktesebatım, genişleyen tefehhüm hudutlarım ve alâkadar olduğum yazım alanım dolaysıyla Dede Korkut ile daha yakından haşır neşir oldum. Dede Korkut hikâyelerinin, okuyunca basit görünen ama aslında onları yazmaya kimsenin kaleminin ve yeteneğinin kâfi gelmeyeceği birer şaheser olduğunu anladım.
Salur Kazan Ejderhayı Öldürdüğünde Ben de Oradaydım
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Paylaş
Naver