Asırlar önce, büyük filozof ve gönül insanı Mevlânâ şöyle demişti: “Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.” Cümle ve ifâde çok basit, anlam ve derinlik ise ancak sahibine yakışır ölçüde muazzamdır. Yeryüzünde, tüm zamanlar boyunca basılmış milyonlarca ciltlik iletişim kitabını alt alta koysak ve hepsini bir tek cümle ile özetlemeye çalışsak, şüphesiz ki son durağımız bu cümle olur. Benzer hisleri duymayanların, konuştukları dillerinin aynı olmasının, sağlıklı iletişim ve anlaşma açısından çok da fazla bir esprisi yoktur.
Yine yıllar önce İzmir’de katılmış olduğum ve iki gün süren bir kalite sempozyumunda; Norveç vatandaşı, dünyaca ünlü bir yönetim koçunu dinlemiştim. Türkçe anlamı “Dönüm Noktası” olan “The Turning Point” adlı danışmanlık ve koçluk firmasının CEO’su olan Bayan Berit Elisabeth Oehn, sunumunun bir yerinde iletişimi tanımlarken: “İletişim, bir kalbin diğer bir kalple bağlantısını sağlar.” dediğinde gülümsediğimi hatırlıyorum.