Ölmeden önce ölmeyi denedim, olmadı. Oysa ne kadar samimi ne kadar sükûna hazırdım. Kolay da olacaktı hani… Dizlerimde inceden bir titreme hissedecektim. Kemiklerim ihtiyar bir çınar gibi çatırdayacak; kalbimin kuytularında uyuttuğum sancılarım, mûnis bir edayla ortaya çıkıverecekti. Duayı sahibine emanet edecek, rahmeti ondan bekleyecektim. Biliyorum ki asil dualar asil şahsiyetlere âitti.
Olmadı! Ne yaptım ne ettimse başaramadım ölmeden önce ölmeyi… Büyülü toprağın kokusu… Fakat ne toprak hazır ne yaprak… Ebede intikal, ezeli ilmin neticesi değil mi? Yokmuş! Ne ilim, ne ilmi haykıracak dilim…