İki kaybımız oldu mayıs ayı içerisinde. Hem de genç kayıplar. İlki, yanlış hatırlamıyorsam ilk olarak 6 Ağustos 2016’da, İstanbul’da bir Ayarsız toplantısında tanıştığımız Süleyman Abi, Süleyman Mümin Bulut… Sonrasında birkaç kofrada daha bir araya gelme şansım oldu. Bu kadar oldu ama sanki kendisini birkaç yüz dekattan bu yana tanıyormuşum hissini hiç kaybetmedim. Neşeli, etrafımızdaki gürültücü kurumiyozlarla asla kıyaslanmayacak kadar mütevazı, müspet, meraklı bir adam olduğu gözlerinden anlaşılan, ansiklopedist bir sentez yeteneği ve hafızaya dayalı geniş kültüründen enerjisini alan sohbetiyle kendisini keyifle dinleten bir abimizdi. Açıkçası o ilk ve sonraki buluşmalarda işine, meşgalesine dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Belki birileri veya kendisi anlatmıştır; ama öyle kısık sesle anlatmışlar ki, biri sorsaydı, şu çok uzak olmayan geçmişe kadar, Süleyman Abi’nin Ayarsız’ın depo ve sevk işlerini yürüten entelektüel bir emekçisi olduğunu söyleyebilirdim. Biyografisi, vefatı dolayısıyla daha detaylı yazılıp çizilince, devletin bir yerlerinde belki de onların yüzü suyu hürmetine hâlâ ayakta olmamızı sağlayan puhteizaman adamlardan biri ortaya çıktı.
NEKROLOJİ II-III
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Paylaş
Naver