Nejat, sıcağın katlanılmaz hâl aldığı odada, terden sırılsıklam olmuştu. Entelijansın adamları tarafından buraya getirileli iki saati geçmişti. Kahire’nin, Kale’ye yakın semtlerinden birinde, Lawrence’i bekliyordu.
Baalbek kazısına katıldığından bu yana geçen üç yıl içerisinde, beklenen Harb-i Umumî başlamıştı. Birkaç yıl önceki sinsi mücadelenin yerini, savaş hukukunun acımasız ve net kuralları almıştı artık. Gelen haberlerden Lawrence’in haddi fazlasıyla aşıp, zulüm üzerine âdeta ihtisas yaptığı anlaşılıyordu. Nejat’ın hâfızasındaki zavallı, isterik adam, şimdi Türk askerlerine emsali görülmemiş işkencelerle birlikte anılmaktaydı.
Kapısında “Arap Bürosu” yazan, Georgian tarzında inşa edilmiş iki katlı binada, misafir mi, yoksa esir mi bulunduğunu henüz kestiremiyordu Nejat. Eğer deşifre olmadıysa, kaçmaya kalkması bütün işi berbat edecekti. Yok eğer herşeyden haberdar iseler, kaçmaması için her türlü tedbir alınmış olmalıydı. Beklemekten başka yapabileceği bir şey olmadığından, İngiliz casusuyla eski sohbetlerini düşündü.
Lawrence, kendisini bildi bileli harp sanatına ilgi duyduğunu ve en büyük çocukluk zevkinin, kurşun askerleriyle savaş oyunları kurmak olduğunu anlatmaktan müthiş bir keyif alırdı. Ancak küçük Thomas Edward’ın oyunlarını, yaşıtlarınınkilerden ayıran tuhaflık şuydu ki; bir taraf, diğerini daima -hile- ile yenmek zorundaydı. Çünkü sâdece bu türden bir zafer, -şahsî zekâ- ürünü sayılabilir ve ancak böyle bir galibiyet, kıymet ifâde ederdi.
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]