- -16. yüzyılda yaşamış Alman ve Türk iki din adamı. Onlar inandıkları kutsal kitabı, orijinal dilleri dışında, kendi millî dillerinde yazdılar. Kutsal metnin tercümesi büyük bir başarıydı; bu sayede sıradan bir insan bile Tanrı’nın ne söylediğini anlayabilecekti. Ancak bir fark vardı. Luther, matbaa sayesinde bu başarısını kitleselleştirmiş ve Avrupa’da Reform hareketini başlatmıştı; Muhammed bin Hamza’nın çevirisi ise yazma sayfalarda kalmakla yetindi. Türk Reformu, bu başarıya ancak 4 asır sonra kavuşabilecekti.
Reform’un Kalbi: Almanya
Almanca İncil’in öyküsü sanılanın aksine Luther’den çok daha eskiye, 8. yüzyıla uzanır. Fakat Luther’i diğerlerinden farklı kılan, İncil’i yalnız çevirmekle kalmayıp çarpık din yapısını da sorgulamasıydı. O aslında Wittenberg Üniversitesi’nde çalışan bir İncil profesörüydü. O tarihlerde kilise, para karşılığında sattığı “af kâğıtları” ile insanların günahlarını bağışlıyordu. Luther’e göreyse bu iş düpedüz bir sahtekârlıktı. Kiliseyi dolandırıcılıkla itham eden Luther, bu görüşlerini “95 Tez” adı verilen bir metin yazarak kâğıda döktü. Tez, 31 Ekim 1517’de, kentin başpiskoposluğuna gönderildi ve ayrıca Luther tarafından saray kilisesinin kapısına çakıldı. Bu tarih, bugün tüm dünyada Protestanlığın doğum günü olarak kutlanır.
Din adamları arasında hızla yayılan 95 Tez, Almanya’da büyük bir coşkuyla karşılandı. Vatikan için Luther, artık her ne olursa olsun yok edilmesi gereken bir şeytandı; ancak Kuzey Avrupa onu kucakladı. 1530’lara gelindiğinde ise Luther’in Almanca İncil’i baskıya hazırdı. Onun kurduğu yeni din anlayışı, matbaa sayesinde yüz binlerce kişiye ulaştı. Böylece asırlar süren Roma despotizmi kırılmış ve Avrupa’da Reform Çağı başlamış oldu.
Reform’un Öncülleri: İngiliz Mırıltıcılar
Luther Almanya’sı Protestan başkaldırının merkeziydi; fakat Reformist düşüncenin temeli Luther’den birkaç asır önce İngiltere’de atılmıştı. John Wycliffe, 14. yüzyıl ortalarında Oxford Üniversitesi’nde çalışan bir teoloji hocasıydı. O, kilisenin Tanrı’ya tercümanlık yapan rahiplere ihtiyacı olmadığını, insanların kutsal kitabı kendi dillerinde okuması gerektiğini söylüyordu. Latince İncil’i bir bütün olarak İngilizceye çeviren ilk kişi o oldu. Aydın İngiliz yöneticiler onun bu görüşlerine değer verdiler ve Wycliffe’i kolladılar. Ancak o, radikal görüşleri nedeniyle 1377 yılında Papa tarafından kınandı.