0,00 TRY

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Klanlara, Yılanlara, Yalanlara Karşı

“Biz burada senin gibileri pek sevmeyiz gringo!” [Klişe bir western repliği]

Ayarsız Dergi’nin çıkış amacını ve muhteviyatını dostlarımdan öğrendiğimde pek sevindim. Sevincimin sebebi; Ayarsız’ın muadili sayılabilecek piyasa mecmualarının yürüdükleri mecrayı önemsememdi. Ayarsız; adına hakem heyeti denilen sıkıcı adamlar cemiyetleri tarafından yönetilen, akademik dipnotlara boğulmuş, okuyanın içine “uzun bakışmalı festival filmleri”ne mahsus hafakanlar yükleyen dergilerden olmayacaktı. O; popüler kültüre dair söyleyecekleri, anlatacakları, itirazları ve iddiaları olan bir neşriyat olacaktı. Yıllar boyu bize âit olmadığı vurgulanan, uyarılara kulak asmayıp içine adım atmaya cüret edenlerin sobaya dokunmak üzere olan çocuklar gibi sert uyarılara mâruz kaldığı bir alana hücum edecekti. Elbet yine bostanın sahipleri işaret parmaklarını sallayarak gerekli ikazları yapacaklardı. Fakat dergi,-ismiyle müsemma- ayarsız olacaktı. Yıkıp perdeyi viran eylemekten çekinmeyecekti. Umudum bu yöndeydi. İnşallah öyle de olacaktır.

Peki; bize yabancı bu bostanın mahsulleri ne menem zerzevatlardı, bostancılar ne şekil adamlardı da biz bunca zaman oraya adım atmamıştık. Cemiyeti şekillendiren parıltılı işlerin altına imza atacak, boyalı basının şablon çerçevelerine kafa atıp afili bir hareketle çarşıyı karıştıracak kelâm ustaları bizim içimizden hiç çıkmadı mı? Çıkmadıysa bu kültürel kuraklığın tek izahı “kaht-ı ricâl” miydi? Tabiî ki hayır… Bizim içimizden de nice “atlıyı atından indirecek” kalem sahipleri, anlattığı hikâyelerle nesilleri ilmek ilmek ören güzel adamlar çıkmıştı. Fakat bütün bunlar; sanki tarihin tozlu sayfaları arasında kurutulan, hatırası güzel bir çiçek kadar uzaktaydı. Antenlerden evimizin mahremiyetine dalga dalga yürüyen katran deryasında ise bambaşka suratlar görünmekteydi. O zift ve çamur bulamacında; elinden kan damlayan lümpen katiller, hızlı devrimci; kullanışlı cunta enstrümanları sivil gençlik liderleri pozlarında arz-ı endâm ediyorlardı. Peki ya biz? Biz ise masalların koncolosuyla günışığında da dolaşabilen vampirler arası bir geçiş-formuyduk. Bize dair hakikat ne idi peki?

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz