Sinemadan edebiyata kara ütopyalar yediden yetmişe her yaştan seyircileri ve okurları bilinçlendiriyor, yönlendiriyor, şartlandırıyor, oyalıyor, eğlendiriyor, avutuyor, korkutuyor ve zehirliyor. Dünyamızın karanlık geleceğini anlatan (hayal eden) kara ütopyaların muayyen bir sınırı yoktur. Bilimkurgu ile fantastik, fütüroloji ile kehânet, yeraltı edebiyatıyla sinemanın gotik görselliği ve teolojik saplantılar, bütün bu unsurlar bilim ve istatistikten de beslenerek kara ütopyaları biçimlendiriyor. Kıyamet beklentisi tanrıtanımaz görünenlerin bile içine düştükleri dipsiz bir kuyudur. Aslına bakılırsa dünyanın karanlık geleceği doğal olmayandır. Bir sapmadır. Aynı zamanda sapkınlıktır. Dünyanın karanlık geleceği kaostur. Meseleye felsefî açıdan yaklaşırsak, başlangıçta kaos vardı, şu hâlde karanlık geleceğin kaosuna dönüş doğal bir süreçtir diye düşünebiliriz. Fakat bu düşünüş yanıltıcıdır. Çünkü doğallık kaosun sonrasıdır ve öncesidir. Doğallık ile kaos zamandaş değildir demek istiyorum. Dünyanın ve insanlığın karanlık geleceğini iki güç hazırlıyor: Evrenin yapısının kendisi ve insan fıtratının olumsuz yüzü. Bu iki gücün yanına teoloji üçüncü bir güç olarak iblisi koyuyor. İnsan fıtratının olumsuz yüzü doğal olmayandır, insan fıtratının olumlu yüzü de doğal olmayandır, bu iki yüzün buluşmuşluğu doğal olandır. İkisinin çıktığı yer ilk cennettir.
Yazının Devamı Ayarsız Dergisinde
Aylık fikir, kültür, sanat ve edebiyat dergisi Hâlet-i ruhiyemiz: Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.
