“Kimilerinin hâlâ hakikati aramaya uğraşması beni yalnızca şaşırtıyor.
Öyle bir şeyin var olmadığını hâlâ anlamadılar mı?”1
- M. Cioran – Umutsuzluğun Doruklarında
KOLAYCILIK. Şimdi de Emre Kongar: Bavul Dergi’nin son sayısında (Eylül, 2019) postmodernizm ve hakikat-sonrasıyla ilgili kısa, ünlemli bir yazı kaleme almış – tahmin edileceği üzere yerici, kötüleyici bir bakışla, her iki kavrama da aynı anlamı yükleyerek. Uzun uzun yanıt vermeyi, karşı çıkmayı düşünmüyorum Emre Hoca’ya. Ancak şu notu da düşeyim: Postmodernizmin Yeni Türkiye’nin İslâmcılarınca uzunca bir süre kötüye kullanıldığı çok çok doğru, tartışma götürmez; Emre Hoca’nın bu konudaki kaygısını, korkusunu gayet iyi anlıyor, yerinde buluyorum; fakat postmodernizmi ele alırken o da işin kolayına kaçıyor bana kalırsa – İslâmcıların keyiflerince, amaçlarına göre eğip büktükleri bir postmodernizmden çıkıyor yola. Sakıncalı bu. Söz gelimi Yusuf Kaplan’ın Nietzsche’si, Nietzsche yorumu neyse, İslâmcıların evlere şenlik postmodernizm yorumu da o – onun ne eksiği ne de fazlası.