Kahvehanenin kliması bozuk. Mustafa Abi biraz gevşektir, kaç oldu hatırlattım şu servisi arama işini. “Tamam” diyor, geçiyor. Ceremesini biz çekiyoruz ama. TabiÎ kendisi için çok bir şey fark etmiyor. Sürekli ocak başında durduğu için sıcağa alışmış olmalı. Ama yine de tuhaf bir esnaf rahatlığı bu. Gerçi bizde de var kabahat. Ağırlığımızı koymuyoruz, sanki bu kahvehaneye muhtaçmışız gibi davranıyoruz. E, müşteri böyle olur da devlet memuru gibi her gün daireye gelircesine müdavim kesilirse hep aynı kahveye, kahveci neden müşteriyi tutmak için ayrıca çabalasın değil mi? Ama işte vazgeçemiyoruz bu kahveden. Gevşek mevşek de olsa Mustafa Abi’den de vazgeçemiyoruz. “Biz kadro partisiyiz” derler ya bazı siyasetçiler, sanırım biz de bir kadro kahvehanesiyiz. Çay bardaklarından çıkan buğunun şekillendirdiği hayali varlıklar gibiyiz burada. Onların birisi de Suphi Cemil Abi meselÂ. Muhabbetini sevdiğimiz, hatta özlediğimiz büyüklerimizden birisi. İlginçliği isminden başlıyor. Günümüzde değil de İttihat ve Terakki çağında yaşadığını sanıyorum onun bazen. Kitabın ortasından konuşan, konuşacağı konu bitene kadar da susmayan bir abimiz. Klimasızlıktan ötürü sırtımdan aşağıya ter süzülen o gün de öyle yaptı Suphi Cemil Abi. Okumakta olduğu gazeteyi masaya bıraktı ve “Bu kamyon çok önemli!” dedi. Tüm başlar ona çevrildi birden. Bununla birlikte kimsenin yüzünde bir şaşkınlık ifâdesi yoktu. Hatta abilerden birinin konuşmaya başlaması sabırsızlıkla bekleniyordu.
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]