Biliyor musun, sanırım deliriyorum…
Bugün sabah erkenden kalktım, bir bardak limonata ile sigara altı yapıp, kahvemi içtim. Gri takım elbisemi, beyaz gömleğimi giyip, üzerinde turkuaz noktaları olan füme kravatımı taktım, siyah ayakkabılarımı giydim. Sokağa bakan pencerenin önünde ellerimi arkamda bağlayıp dört saat ayakta dikildim ve sokağı izledim. Sabah sekizden öğlen on ikiye kadar. Kıpırdamaksızın. Kapının ziliyle kendime geldim. Israrla çaldı. Defalarca.
O kadar şiddetle merak ettim ki zili çalanın kim olduğunu, anlatamam. Her defasında aynı şiddetle merak ediyorum aslında. Her defasında da açmıyorum kapıyı.
Yine aynısını yaptım ve kapıya kadar gidip delikten bile bakmadım. Öylece zilin sesin dinledim. Açmadım kapıyı. “Kim o?” demedim.
Neden biliyor musun?