Süleyman.
Heyecanla, gururla Hasan’ın elinden tuttu. Oyunun harika geçtiği alkış seslerinin büyüklüğünden belliydi. Diğer eli boştaydı, kalbinin tarafında elinde olan eli.
Eğildi Süleyman, selam vermek bir borçtu. Alkış sesleri daha da arttı. Başı öne eğildi, gözleri ise yükseldi seyircilere doğru. Her selam verişinde annesi düşerdi gözlerinin ucuna, ilk oyunu uğrardı hatırına. Annesi en ön sıradaydı o gün ve ayaları patlayıncaya dek alkışlamıştı. Küçücük salon annesi olmuştu, sadece o vardı. Diğer tüm seyirciler kaybolmuş, salon annesiyle dolmuştu. Her oyun sonunda verdiği selamlar annesini andığı bir saygı duruşuydu. “Anneeee…” diye haykırdı Süleyman göğsündeki gri göğe doğru. Göğsü titredi. Güldü Süleyman, selam verirken somurtmak olmazdı.
Müthiş bir öyküydü. Delirdiğim Günden Beri Dünyayı Ben Yönetiyorum adlı öyküsü de harikaydı.