0,00 TRY

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Hayal, Hakikât Ve Gerçek: Turan’dan Pan-Türkizm’e Birlik Fikri

Geçen ayki yazımın, ufak dahi olsa bir fırtına koparabileceğini hiç düşünmemiştim. Yazının tepki alması sevindirdiği kadar, anlaşılmamış veya kavramlar konusunda asgarî müştereklerde birleşememiş olmak açıkçası bende bir hayal kırıklığı yarattı. Bir şey anlatmak isteyen kalem sahibinin, bahsettiği kavramları tüm mânâlarıyla idrak edilemezken, o kavramın içerdiği anlamın doğru şekilde tartışılabilmesi pek mümkün değil çünkü.

Dolayısıyla, insanın yazarken, kendi yazdığı ve anlam yüklediği kelimeleri, karşı tarafın da aynı birikim veya düşünce sistemiyle idrak edeceğine inanmasının en büyük hatası olacağını bu şekilde öğrenmiş oldum.

Kavramları idrak konusundaki en bariz farklılığımız, kelimenin ihtiva ettiği anlamı tartışmaya açmaktı. Meselâ “… hayaldir” demek ile “… asla gerçekleştirilemez” demek arasında geniş uçurumlar olduğunu, en azından benim böyle düşündüğümü belirtmem gerekirdi. Hayaller; gerçekleştirilebilecek, gerçeğin nüvesini teşkil eden duygu ve düşünce durumunu anlatır bana. Hakikat ise ana anlamından ziyade, felsefî anlamda, bir gerçekliğin zihindeki projeksiyonu olarak belirir bende. Tam da bu yüzden, nazarımda “Turan hakikattir” demek ile “Turan bir hayaldir” veya “bir idealdir” demek arasında hiçbir farklılık yok.

Turan bir ütopyadır. Yâni henüz gerçekleştirilmemiştir. Bir gün gerçekleştirilebilir. Hatta gerçekleştirmek anlamında hayal sahiplerine “ideale erişme” saikiyle bir motivasyon kazandırır bu tip kapsamlı ütopyalar.

Ütopya olduğundan bahsettiğim “Turan” ile “Türk Birliği” kavramlarının aynı şey olmadığı noktasında ayrışıyoruz. Her ne kadar benzeri bir yanlışı, yazının ilk hâlinde yaptığım için Ragıp Abi tarafından uyarılmak sûretiyle yazı içeriğini değiştirsem de, vardığım sonuçlar itibariyle de itiraz sahipleri ile farklı düşündüğümüzün altını çizmeliyim. Bahsettiğim Turan kavramının içerisinde sâdece Türk soylu topluluklar değil, Macarlar, Japonlar, Finler, Koreliler gibi kendi iç yapılarında Turan tartışması yapan topluluklar da mevcut.

Hazır bu cümleyi kurmuşken, Sinan Levent tarafından hazırlanıp, Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından yayınlanan “Japon Turancılığı” isimli kitabı buna örnek gösterebilirim. En azından en geniş anlamıyla bahsetmiş olduğum Turan’ın bir parçasına dair fikir sahibi olunması adına başta itiraz sahipleri olmak üzere, okurların bu eseri tetkik etmesinin faydalı olacağı görüşündeyim.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]
spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz