Geçmiş, hep yalnızlıkla ilgili bir şeydi.
Hâlâ da öyle…
Tamamlanmış ya da yarım kalmış ama her halükârda geride bırakılmış şeyler, solgun siyah-beyaz fotoğraflar gibi. Sesleri çıkmaz. Gülen yüzler bile aslında artık fazlasıyla keder yüklüdür. Her şey artık ölü bir anıdır.
Onun için geçmiş, her zaman yalnızlıkla ilgilidir.
Aşk da…
Yalnızlıkla ilgilidir.
Mutlak vuslatın olmadığı, herkesin ve her şeyin sürekli eskidiği, yıprandığı, ayrıldığı, parçalandığı, yalnızlaştığı bir dünya…
Bu çok fena!
***