“bazen geçmiş de uzun sürer sevgilim.”
Işık Ergüden
Ejderhalar yalancıdır.
Yalan söylemeyen tek bir ejderhaya dahi rastlamadım bugüne kadar. Birçoğunu uzaktan gördüm, hatırı sayılır kısmıyla arkadaş oldum, hiç yoksa on-on beşinin evine –şatosuna veyâ mağarasına değil, evine- misâfir oldum ve hepsi bana yalan söyledi.
Oysa dünyânın hiçbir ejderhasının yalan söylememesi gerekliliğine dâir bir şeyler de okumuştum. Böylece bütün ejderhaların adını koymuş oluyorum, farkındayım. Ejderha kelimesi elbette altı harflidir.
Bir adamın babasının yalancı olması, onu da yalancı kılmaz fikrimce. Biliyorum, insan gördüğünü yapar. Kız anadan görmeyince öğüt almaz, oğul babadan görmeyince sofra çekmez. Annelerimiz gibi ağlar, babalarımız gibi güleriz. Hıçkırıklarımız birbirimizinkilerden ve kendilerinden bunun için farklıdır. Hırsızlar arasında büyüsem belki ben de hırsız olurdum; ya politikacı… Hangi birimiz aristokrat –sözümona- bir âileden gelmiş olmayı hayâl etmedik ki bugüne değin… Tabiî anne babamız değişmemek kaydıyla… Son tahlîlde ben, bir yılanbalığı çiftinin çocuğu olmak istemezdim. Ben bir ejderhayım. Şaka yaptığımı biliyorsunuz; ejderhalar yazı yazamazlar, kalem bile tutamazlar onlar. Yazabilselerdi –bilinen ve bilinmeyen- tarih gâlibâ çok farklı olurdu.