Şehre akşam kızıllığı inerken gireceksin dostum. Kan damardan fışkırdığı o an. Bıçak kalbe değdiğinde, bir çocuk en derin uykulardan “anne” diye uyandığında, aşkın nabzında attığın dem gireceksin şehre. Adımların sinsi olmalı, bir o kadar da erkekçe. Korkmalısın dostum kendi gölgenden bile ama bilmelisin ki sensin bu akşamın heyulası ve kılıcın bir Zülfikar olmalı.
Şehre fındık dallarının arasından girmelisin dostum. Yaprak hışırtılarının arasından, Karadeniz dalgalarının çırpınarak söylediği marşların satır aralarından, bayrak burçlarından, üç tuğun sallandığı orduların nal seslerinden.