“İlişkimizi gözden geçirmek için iyi bir fırsat olacak.” Melankolik dünyasının yegâne rengi, kahvaltı teklifini böyle sunmuştu. Anlaşılan o ki tek renk de silinip gitmek üzereydi. Yeniden kapkaranlık dünyasındaki münzevi yaşamına dönmesi an meselesiydi.
Reyhan bu buluşmada açık açık konuşacak, cevap alacağını umarak, Eren’e garipliklerinin sebebini soracaktı. Aslında iyi çocuktu Eren… Lakin içinde iki ayrı Eren varmışçasına davranıyor. Kimi zaman konuştukça konuşası geliyor, kimi zamansa ağzını bıçak açmıyordu.
Bir de antika ceketi vardı Eren’in. Üzerinde iğreti duran, yıpranmış garip bir ekose ceket. Eren buluşmaya bu ceketle geldiyse, o gün Reyhan’a düşen, Eren’in sükûtuna eşlik etmek olurdu. Ceket, Eren’in geçmişinin üzerinde bir örtü gibiydi. Kimsenin giremediği bir mahrem alan…
Reyhan tüm bu acayipliklerden sıkılmaya başlamıştı. Buraya da bir şeyleri düzeltme umuduyla gelmişti. Ancak geldiğinden bu yana Eren’in gözü masa örtüsündeydi. Mekânın aile havasını yansıtsın diye tercih edilen kırmızı beyaz ekose örtülerde. Eren, masaya bakınca üstündeki kahvaltılıklar siliniyor, geriye karelerden mürekkep bu örtü kalıyordu…