deli memo kırk yaşında
hayâtın sallanarak geçtiği sokaklardan birinde
ekmek almaya giderken
-memo ekmekleri alır bahçeyi süpürür
babasının kahvesini taşır ve
dededen kalma duvarı çekirge kıvraklığıyla aşıp
dalları yılların yüküyle bükülmüş erik ağaçlarının
acı ekşi meyvelerini çalan
mahalle çocuklarını döverdi-
ya da fırın kokularına bulanmış dönerken
karşılaştı allah’la
ilk kez gördü onu orada
depremde mi yıldırımda mı bilinmez
paratoneriyle şapka niyetine kullandığı birkaç taşı
düşmüş
dökük dişli minârenin tepesinde otururken
ve düşünürken gâlibâ