Günümüzde kendi çıkarı için sözünden cayan, birinin arkasından dünya kadar atıp tuttuktan sonra yüzüne gülen, dün söverken bugün (her nasılsa) seven insanlar için kullanılan dalkavuk sözü, eskiden saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren insanlar için kullanılırdı. Bugünse Türk Dil Kurumu’nun “çıkar ve yarar beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı kimselere, makam ve durum olarak büyüklere karşı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı” diye tanımladığı dalkavuk sözü, birçok örneğini kolaylıkla bulabileceğimiz bir tiplemedir.
Herhangi bir kurumu ya da toplumsal grubu dışardan izlemeniz yeterlidir. Grubun içinde farklılıklarıyla kendilerini hemen belli ederler. Binlerce karınca içindeki bitler gibidirler. Anlaşılmaması imkânsızdır. Yüzlerinde gevrek bir gülümseme ile çıkar yularının bağlı olduğu şahsı ya da kurumu dilinden düşürmeden salyaları akarak gezerler. Dosya ve çanta taşırlar, imza işleri için kapı kapı gezerler. İmkân verilse onlar adına yemek yer, tuvalete bile giderler. Hiçbir zaman çevrelerine güven vermezler. Tek ayağı üstünde binlerce yalan söyleyebilirler. Atınca mangalda kül bırakmazlar; ama bir işin düşse ara ki bulasın.