0,00 TRY

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Bireysel Çalışma ve Şahsiyetçilik Bağlamında Vira Bismillah!

Bir bireyin var oluşunu kutsamasının yolu çalışmasıdır. Çalışmak bir insanın gücünü, kuvvetini, düşüncesini ve zamanını belirli bir amaç uğruna yoğunlaşarak kullanmasıdır. Büyük idealleri, hatta ülküleri olduğunu iddia eden insanlar sıradan insanlardan çok daha fazla çalışmak ve bu iddialarını önce kendilerine karşı kanıtlamak zorundadırlar. Ataların, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini söylemeleri boşuna değildir. İddiası olanlar, uygun zeminlerde “dâvâsı” olduğunu söylemekten keyif alanlar, dedikodu mahfellerinde “dâvâ alanlar”, zoru veya menfaati görünce ilk fırsatta “dâvâ satanlar” başımıza gelen her şeyin olmasa bile pek çok şeyin sebebidirler.

Bir bireyin kendinin, çoluk çocuğunun nafakası için çalışması, ekmek parası kazanması, zâten hayatın kanunudur. Olmazsa olmazdır. Dilimizdeki “hayatını kazanmak” deyimi esasen bunu ifâde eder. Bizim yazımıza konu etmek istediğimiz bireysel çalışma bunun ötesindedir.

Hayatını kazanan insanın ve kendini bir ideale, “dâvâya adayan” insanın, mücadelesini büyütmek ve geliştirmek için maddî bir menfaat beklemeden gönüllü olarak yaptığı çalışmadır. Sıradan bir bireyi adı sanı belli, ilkeli ve ülkülü, şahsiyetli kılan; kendi kendini eğiterek ve hürriyetini kullanarak mücadelesi için planlı olarak ayırdığı zaman ve sonuç almaya odaklanmış çalışmadır. Aksi hâlde son otuz yılını konuşmaya, dedikodu yaparak birbirini çekiştirmeye harcamış dokuz tuğlu milyonlar olarak çoktan “Âlem’e nizam vermiş” ve “Türk cihan hâkimiyetini gerçekleştirmiş”, hatta bir ara (!) “Yeni bir Türk-İslâm medeniyeti” kurmuş olurduk…!

Oysa, on milyonlarca insanın hayatını vakfettiği bir dâvânın dikkate ve ciddîye alınır bir dergisi, bir gazetesi bile yok… Akça oldu mu bahis, oldum olası kaçar bizim insanımız… Can verilir, kan dökülür, baş kesilir… Bir lira aidat denildi mi taş kesilir..!!! Lâkin hakkını yemeden söylemek gerekirse hiç çekinmeden hissesine düşeni her zaman vermiş olanların, alınanın nereye gittiğinden, ne zaman haberdâr oldukları bir yana… Örgütlü yapıların aldıklarını harcayışlarından, ortaya çıkan kurum ve kuruluşlardan ne zaman tatmin oldukları bile ayrı bir meseledir. Ben bunların hiçbirinden bahsetmiyorum. Bireysel çalışma derken de bugüne kadar yaptığımız bu tür örgütlü işleri ve işlemleri kast etmiyorum. O yapıların yanı sıra kendi kendimize, işimize, gücümüze, ölçümüze göre karar verip yaptıklarımız ve yapabileceklerimizdir, söz konusu olan.

 

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz