Sabaha karşı kurtulmuş; yalan dünyadan, garipliğinden, gurbetliğinden, aczinden. Çiçekli pazen geceliğinin yakası açık; yüzünde, boynunda, bağrında sükûn.
Hafifledi mi Kocana bağrındaki ağırlık?
aman ölüm zalım ölüm
O gece, kardeşlerimin yanından sıyrılıp anamın yanına kaçtım. “Ana! Şuramda bir şey sıkar beni.” Kınalı ellerimi bağrıma vurup “Şuramda ana,” dediydim. Bayrama az vakit var diye kınalamışlardı ellerimi. Anamın da elleri kınalıydı; ince, zarif parmaklarıyla saçlarımı çekti alnımdan. Kucakladı, sardı beni. Bir dua varmış; bağrı sıkılanlar, gönlü daralanlar okursa selâmet bulurmuş. Bana o duayı belletti. Önce o söyledi sonra ben. Önce o, sonra ben. Anam. Ben. “Elem neşrah leke sadrâk.” “Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?” “…güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” “Ve ila Rabbike ferğab.” Defaatle baştan baştan, ta ki zavallı çocuk gönlüm uykuya düşene dek.
Yazının Devamı Ayarsız Dergisinde
Aylık fikir, kültür, sanat ve edebiyat dergisi Hâlet-i ruhiyemiz: Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.