Tarih ve kültür literatüründeki geçmişi Avesta ve Ahd-i Atik metinlerine kadar uzanan Turan kavramının siyaset bilimi literatürüne girişi 19. yüzyılın sonlarında Macar aydınların gayretleriyle gerçekleşti. Macarların doğuya yönelişi ve Turan’ı keşfinde kendilerini Hunlarla özdeşleştirmeleri, Macar kralların soylarını Başbuğ Atilla’ya dayandırmaları hatta Macaristan’ın Bizans, İran ve Arap kroniklerinde “Türkiya” olarak adlandırılması bir dereceye kadar etkili olsa da asıl itici güç, Avrupa’da “yalnız” bırakılmaları ve “kuşatılmışlık” hissinin neden olduğu arayış hâliydi. Bu süreçte Macarların, Avrupa’nın ortasında Germen ve Slav kabileleri arasında âdeta bir ada gibi yalnızlaştırıldığı metaforunu geliştiren Macar aydınları, kurtuluş yolunu tarihî ve kültürel köklere yönelmekte buldular. Tarihî köklerin izlerini Macar bozkırlarından Asya bozkırlarına doğru uzanan “Büyük Asya”da süren Macar aydınları dil, tarih, coğrafya, folklor ve kök araştırmalarını da bu alana kaydırınca, yeni bir jeopolitik hakikate ulaşma imkânı buldular. Turan ve Turancılığın siyaset bilimi literatüründeki gelişimi de işte tam bu arayışların sonucunda ortaya çıktı.
Aslında hikâye Avusturya’ya karşı özerkliğini ilân etmek isteyen Macarların, 1848’deki ihtilâl girişimi ile başladı. Milliyetçiliğin devletlerin ideolojisi hâline gelmeye başladığı 19. yüzyılda diğer Avrupa ulusları gibi Macarlar da bu düşünce ikliminin ortaya çıkardığı fikirlerden beslenerek Avusturya’ya karşı ayaklandı. 1848 ihtilâli ile özerkliğini ilân eden Macarların bu girişimi Rus Çarlığı’nın desteğini alan Avusturya’nın Macarları kısa bir süre sonra kontrol altına alması ile sonuçlandı. Üstelik bu süreçte Macarlara bağlı Slavların Avusturya’nın tarafını tutması ve Avrupa’nın Macarlara yardım etmemeleri, Macarlar arasında ciddî bir travmanın yaşanmasına neden oldu. Avrupa’nın ortasında kuşatılmışlık hissine kapılan ve bunalımdan çıkış yolu arayan Macar aydınların imdadına ise Alman asıllı İngiliz dil bilimci Max Müller’in Hint-Avrupa ve Sami dillerinin dışındaki Avrasya dillerini Turan dilleri olarak tasnif eden yaklaşımı yetişti. Macar şarkîyatçıları arasında geniş yankı uyandıran bu yaklaşım, Macar dilinin Türkçe kökenli bir dil mi yoksa Fin-Ugor kökenli bir dil mi olduğu konusunda ciddî bir tartışma başlattı. Ancak bu tartışma sâdece dil bilimcilerle sınırlı kalmadı ve farklı disiplinlerden de bilim çevrelerinin katılımı ile ortaya çıkan yeni literatür, Macarların kökeni ve akrabalık bağlarının tartışmaya açılacağı bir süreci de beraberinde getirdi.
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]