“Felatun’u beğenmez anda çok divâneler gördüm.”
“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslâm’ı bütün virâneler gördüm.”
Ziya Paşa’nın bu meşhur beyitini ve bu mısraları içinde barındıran meşhur gazelini bilirsiniz. Bu beyitte ve gazelde paşa lafı hiç evirip çevirmeden Şark’la Garp’ın bir mukayesesini yapar. Tabiî sâdece mukayesesini yapmakla kalmaz, sebep sonuç ilişkisi kurarak mülk-i İslâm’ın neden virâneler yurdu olduğunu gazelinin sonraki beyitlerinde de açıklar. Bakın ne diyor ikinci beyitte:
“Bulundum ben dahi dar-üş-şifa-yı Bab-ı Âli’de
Felatun’u beğenmez anda çok divâneler gördüm.”
Beyitten de anlaşılacağı üzere Ziya Paşa da “Bab-ı Âli” denilen bu yüce devlet kapısından içeri girerek devleti yönetenlerle bir süre aynı çatı altında yaşamış. Tabiî olarak bu süreç Ziya Paşa’ya, Eflatun’u beğenmeyen bu garip, bu divâne zatları yakından tanıma fırsatı vermiş. Paşa da o zamanki perişanlığımızı bu zamana da ders olsun diye bir güzel anlatmış.
Yazının Devamı Ayarsız Dergisinde
Aylık fikir, kültür, sanat ve edebiyat dergisi Hâlet-i ruhiyemiz: Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.