Dağlar yeşil libaslarını çıkarıp beyazlara büründüğünde, tamır suların yüzü buz tuttuğu kış başında Tuva’da sincap avlamanın çağı gelmiş demektir.
İşte böyle bir günde avcılar sincap avlamak için toplandılar fakat bir tanesi geç hazırlandığı için avcıların buluşma yerine yetişemedi ve onlardan ayrı olarak yola düştü. Avlanmak için seçtikleri yer Şuurmak ormanlarıydı, bu mevsimde ormanın her yerinde kozalak toplayarak kış için son hazırlıklarını yapan sincaplar neşe içinde koşturup dururdu. Avcı biraz hızlı hareket edebilirse onlar derin ormana girmeden arkadaşlarına yetişebilmeyi umuyordu.
Dağ yollarına doğru hızla dizgin boşalttı, vadiyi aşıp tepeyi tırmanmaya başladığında birden atı etrafta bir yabancı atın kokusunu almış olacak ki yavaşlayıp kulaklarını dikti ve işte tam bu sırada avcı, boz ata binmiş yeşil ipek elbiseli o dünya güzeli kızı gördü.
Başıyla hafifçe selamladıktan sonra sordu; “Nereden gelir nereye gidersin, hangi boydan, kimlerdensin?”