1903 yılında George C. Beidler “Rektigraf” adını verdiği ilk fotokopi makinasını icat etmişti. Fakat bu makine sâdece, belgelerin fotoğrafını çekmekle kalıyor ve bu işlem oldukça uzun sürüyordu. Chester F. Carlson 1906 yılında dünyaya gözlerini açtığında ise karbon kağıdı, ozalit gibi çeşitli çoğaltma işlemleri zaten mevcuttu. Chester F. Carlson 1938 yılında elektron fotoğrafçılığı adını verdiği tekniği geliştirene kadar belgeler elektrostatik olarak çoğaltılamıyordu.
Aslına bakarsanız tüm icatların çıkış noktasında olduğu gibi fotokopi makinasının da doğuşunda günlük hayatımızda karşılaştığımız engelleri daha rahat aşmak, konforlu bir hayata bir adım daha yaklaşmak ve zaman tasarrufu gibi birçok neden yatmaktadır. Carlson, çalıştığı patent şirketindeki evrak işlerini hızlandırmak adına fikirlerini bir kopyalama makinası icat etmek üzere yoğunlaştırmıştı. Elbette başardı. 8 Eylül 1938’de elektron fotoğrafçılığı için patent başvurusunu yaptı ve bir ay sonra gerçekleştirdiği ilk denemede deneyin yeri ve tarihini cam bir levhadan mumlu kağıdın üzerine aktarmayı başardı. Daha sonrasında birçok şirketin kapısını çalmış olsa da icadıyla ilgilenen kimse olmadı. Ta ki 1944 yılına kadar. Columbus’taki Battelle Memorial Enstitüsü makul bir telif hakkı karşılığında fikri geliştirmek için Carlson’un çalışmasını kabul etti. Bu çalışma sonunda icadın üretim hakları başka bir şirkete satıldı ve makinanın adı ‘Xerograpyh’ olarak değiştirildi. Zerografi ilkesiyle çalışan bu makine 1959 yılında üretilmiş oldu.
Yazının Devamı Ayarsız Dergisinde
Aylık fikir, kültür, sanat ve edebiyat dergisi Hâlet-i ruhiyemiz: Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.