“Ne tuhaf!” dedi kız, “Ne ağır bir kapı!”
Konuşurken kapıya dokundu ve kapı birden bire gürültüyle kapanıverdi.
…
“Şöyle koca harflerle ‘ÖLÜMÜN KARDEŞİ UYKUNUN DİYARINA HOŞ GELDİNİZ!’ yazsalardı ya şu boşluğa, hiç değilse bir teselli olurdu hasta yakınına, bir alıştırma,” dedi içinden uzun, sivri burunlu sarışın kadın, yoğunbakım ünitesinin girişindeki üst duvara bakarak. Oturduğu koltuktan ayağa kalktı, camekandan içeri kocasının uyur gibi yatmakta olduğu odaya baktı. Acıma da dahil hiçbir şey hissetmiyordu. Severek evlenmemişti ki zaten, zengin olduğu için evlenmişti, kocasının bu ölü hali hiç de içler acısı gelmiyordu. Sonra camekandaki yansımasına baktı kusursuz vücuduna baktı, iyiki de çocuğumuz olmamış, diye geçirdi içinden, sarı uzun dalgalı saçlarını kırmızı ojeli uzun tırnakları ile tarar gibi geriye attı. Sarı uzun saçları ve manken gibi vücudu; kadının çirkin yüzünü maskelemekteydi Çiğnemekten sıkıldığı sakızı çöpe tükürdü ve yine oturdu kalktığı koltuğa, bacak bacak üstüne attı ve yine üstteki bacağını hızlı hızlı sallamaya başladı; “Nerde kaldı bu imzalanacak belgeler,” diye düşünürken.