Kur’an Müslümanlığı… Kulağa gayet hoş geliyor. Peki, nedir bu Kur’an Müslümanlığı? Diğerleri Lat, Menat, Uzza Müslümanı mı?
Bağlamından, esbabından yapı söküm mantığı ile kopartılan ayetler yenilen ve yenilecek herzelere giydirilen kılıf olmaktan öte gitmeyecektir. Kur’an’ın öncelikle kitap değil hitap olduğunu unutmamak lâzım. Siyâk ve sibâkından kopartılan Hitâb-ı İlahi reytingi yüksek bir medya malzemesi, “Kün fe yekün” sosyal medya paylaşım metası, gündelik siyaset için slogan datası olacaktır.
Her dinî grubun, cemaatin kendine münhasır bir Kur’an çevirisinin olmasının; kitabımız bir olmasına rağmen ülkemizde yaşanan meal enflasyonu nasıl açıklanabilir?
Bu minvalde dönemin literatüründen, tarihsel dinamiklerinden, edebiyatından bîhaber olarak âlimlik Taslaman’ın sonu trajedi ve komedi ile malûldür.
İngilizcedeki “If I were in your shoes…” kalıbını çevirmeye çalışan 6. sınıf öğrencisinin ilk itirazı; “I’dan sonra was gelir were değil” diyerek cümlede yazım yanlışı yapıldığı iddiası olacaktır. 8. sınıfa gelen bir öğrenci ise kalıbı çevirirken sorun yaşamayacaktır. Lakin bir kişinin karşısındaki insanın ayakkabısının içinde nasıl olacağı noktasında ciddî iç çatışma yaşayacaktır.
Çeviri de olsa Usûl-ûd Din, Tefsir Usûlü, Hadis Usûlü alanlarındaki temel düzey malûmat yoksunluğu “Usûl esâsa mukaddemdir” düstûru mûcebince hakikate ulaşma noktasında en büyük engeldir.
Silikonlu kediciklerin metroseksüel babasının rahle-i tedrisatından geçen kimseden alınacak ne akıl ne ahlâk ne de İslâm dersimiz yoktur.
Üç saat boyunca akıl akıl diyerek İmam Matüridi’den bahsedememek ise ayrı bir kediciklik olsa gerek. Herhangi bir dine, mezhebe, fırkaya, meşrebe mensup ya da müntesip olmak hiç kimseyi adâletten, ahlâktan, akıldan ve vicdandan muaf tutmaz, tutamaz.
Velhâsıl; Yelizleri de alın askere…