0,00 TRY

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Kronolojik Türk Müziği Notları- II

IV.Murad’ın vefat ettiği 1640 yılından başlayıp Lâle Devri’nin son bulduğu 1730’a kadar uzanan yaklaşık yüz senelik süreçte, bir önceki Şarkî etkilerin tam aksine, Batılı barok ve rokoko tesirler ile Türk mûsıkîsinde tam bir başkalaşım ve sentez yaşandığını tespit etmekteyiz. Ve bu enteresan dönem, geleneksel Türk musıkîsi sürecinin “klâsik dönem”i olarak adlandırılmaktadır.

Bu dönemde şüphesiz en çok göze çarpan müzik insanı Dimitri Kantemir’dir. II. Ahmet tarafından, bir Romen prensi iken Enderun’a alınıp yetiştirilmiştir. Daha sonra tahtın sahibi III. Ahmet tarafından Boğdan prensliğine getirilmiş, ancak bir bağımsızlık düşüncesiyle Prut Savaşı’nda Osmanlı’ya ihanet etmiş ve Ruslarla işbirliği yapmıştır. Savaş son bulmuş, Dimitri Kantemir, Rus Çarı Petro’ya sığınmak zorunda kalmıştır. Ve 50 yaşında bu şekilde ölmüştür.

Kendisi Osmanlı’ya ihanet eden bir hain olarak değerlendirilebilir ama aynı zamanda Osmanlı-Türk musıkîsinin de çok şey borçlu olduğu bir bilim insanı ve bestecidir. Bilinen kırk kadar bestesi vardır. Ve aslında Türk mûsıkî tarihine en büyük hizmeti; yazmış olduğu edvarında, kendi geliştirdiği nota yazısıyla 350 küsur saz eserini kayıt altına alıp unutulmaktan kurtarmış olmasıdır. Bu özelliği ile Ali Ufkî Bey’den sonra döneminin eserlerini kayıt altına alan ikinci mûsıkîşinas olarak anılacaktır.

Bir çift sözüm de Lâle Devri için olmalı diye düşündüm. Osmanlı imparatorluk yapısının iyiden iyiye karıştığının ve bulanıklaştığının artık kendini alenen gösterir olduğu bu yıllarda Lâle Devri; hükümdar III. Ahmet ve damadı Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa gibi iki barışçıl devlet adamı sâyesinde kısa bir huzur dönemi olarak geçer tarih kayıtlarına. Her ne kadar dönemin bitişi acı ve kanlı olaylarla olsa da… Bu dönemin tartışmasız en önemli mûsıkîşinasları Mustafa Çavuş, Osman Dede, Zaharya, Hızır Ağa, o muhteşem ferahfezâ makamının sahibi Vardakosta ve o nazlı ve nâzenin sûzidil makamının mûcidi Abdülhalim Ağa’lardır.

1730’dan, ulu mûsıkî insanı İsmail Dede Efendi’nin ölüm tarihi olan 1836 yılına kadar geçen 106 senelik dönem ise Türk müziğinin “son klâsik dönem”idir. Bu fasılda altını çizerek belirtmeliyiz ki üstad İsmail Dede Efendi; Osmanlı saray mûsıkîsinde özellikle Donizetti Paşa ile yaşanan Batılı tesirlere içerlemiş, saraydan uzaklaşmak için o günün şartlarında çok daha zor olan hacca gitme kararını 68 yaşında almış ve Mekke’de ölmüştür.

[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz