Efsâneye göre memleketin en civanmert delikanlısı, etrafında fırdönen hatun kısmına pas vermiyormuş. Kafayı delikanlıya takıp,“Ben bunun sırrını çözerim” diyen bir fettan, bizim oğlanı takibe almış. Bakmış ki, delikanlı günde üç öğün biberli domatesli, yumurtalı bir yemek yapıp yiyor. Yemeği yerken de her seferinde zevkten dört köşe…
“Ben” demiş, “Buna yemek yapar götürürsem, bir zaman sonra kalbine giden yolun şekli şemâili değişir”. Derler ki, mantı, imambayıldı, yaprak sarması vb. yemekler o zaman insanoğlunun mutfağında yerini almış. Delikanlı zeytinyağlı dolmaydı, içli köfteydi derken kıza vurulmuş. “Vay başıma gelenler, bu kadın bıyığıma da karışır oldu” demeye kalmamış ki, ne zaman karnı acıksa, fettan kozunu kullanıyormuş. Sonra delikanlı yaptığı yemeği hatırlamış. Çekmiş restini, kadın ne olduğunu anlamaya kalmamış ki yemeği fark etmiş:“Ne menem bir şeymiş bu da” deyivermiş. Bu kelime zamanla değişerek menemen olmuş.
Menemen yapmaya başlamadan evvel bir önemli meseleyi dikkatlerinize arz etmemiz gerekiyor. Biri yekdiğerine göre farklı hâlet-i ruhiye barındıran temelde iki menemen türü vardır. Her ikisinin de farklı ritüelleri ve aksesuarları vardır ki, maazallah bunlardan herhangi birinin terki işi ciddîmânâda hiç eder. Hemen şuracıkta okurlarımızı fazla meraka gark etmeden bu iki türü zikredelim: Ev menemeni ve kır menemeni. Bu yazının konusu ev menemenidir, zira kır menemenin tarifi ayrı bir “kitap” konusudur.
Siz bu arada bir demliğe su koyup ocağa yerleştirin. Yavaş yavaş menemeni yapmaya da başlayalım. Elbette suyu çay için kaynatacağız. Şimdiden hazır olması lâzım. Efendim, menemeni yapmaya başlamadan önce tüm dikkatlerimizi toplamalı, 12 Eylül paşalarının darbeyi yapmak için bekledikleri “şartların olgunlaşması” meselesini hâlletmeliyiz. Zira menemen yedikten sonra bizi bekleyen demlikte önceden kalan çayı boşaltmak, ince belli bardak yıkamak, çay demlemek ve sâir angaryayı evvelden hâlletmek lâzım. O zevk deryasına daldıktan sonra bu gibi işlerle meşguliyet, cennetten ara ara kafayı cehenneme uzatmaya benzer.
Ocağa su koymuş muyduk? Tamam. Cep telefonlarını kapatalım, perdeleri çekelim. İç ve dış mihraklara karşı aklımıza gelen her önlemi ihmal etmeden alalım. Sıra geldi tavamızı ocağa yerleştirmeye. Sıradan bir tavayı alıp menemeni o tavada yapmayı aklından geçirmiş olanlar yazının bundan sonrasını okumasa da olur. “Canım ne var bunda altı üstü menemen yapılacak” düşüncesi Konya’da Mevlâna hoşgörüsünden faydalansa da diğer memleketlerde direkt katli vacip diye değerlendirilir. Tamam, aklından yüz bin kere sıradan bir tava geçirenler de okusun, ne yapalım. Lâkin en kısa zamanda bir menemen tavası tedarik etmenin icabını da yerine getirsinler.
[vc_cta h2=”Yazının devamı Ayarsız dergisinde” style=”3d” add_button=”right” btn_title=”Abonelik Formu” btn_style=”3d” btn_shape=”square” btn_color=”danger” btn_link=”url:http%3A%2F%2Fayarsiz.net%2Fabonelik-formu%2F|||”]Ayarsız dergisini kitapçılardan edinebilir veya Abonelik formunu doldurarak adresinize getirtebilirsiniz.[/vc_cta]